UNESCO Türkiye Millî Komisyonu
UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

Duyuru

Belgesel miras COVID-19’a ilişkin karar alma sürecinde eşsiz bir bilgi varlığıdır Fackson Banda, Belgesel Miras Birimi (Dünya Belleği)

31.8.2020

 

Küresel salgınlar geçmişte çeşitli dönemlerde meydana gelmişlerdir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir: MÖ 430'da gerçekleşen Atina Vebası; 14. yüzyılda İpek Yolu boyunca seyahat ederek Akdeniz'e ulaşan hıyarcıklı veba; 19. yüzyılda gerçekleşen Kolera salgını; dünya çapında 50 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan 1918 İspanyol Gribi; 1980'de ortadan kaldırılan çiçek hastalığı salgını ve 1983 yılında Pastör Enstitüsü tarafından tespit edilen HIV / AIDS küresel salgını.

Tüm bu küresel sağlık krizlerinin ortak noktası, - nesiller boyunca, bir topluluk, bir kültür, bir ülke veya genel olarak insanlık için önemli ve kalıcı değeri olan ve bozulması veya kaybı zararlı bir yoksullaşmaya sebep olabilecek belgesel miras olan - bir kayıt veya belgeleme meselesi olmalarıdır. Bu nedenle, belgesel miras herhangi bir bilgi toplumunun temel bir hususiyetidir. UNESCO Dünya Raporu - Bilgi Toplumlarına Doğru - her toplumun kendi bilgi varlığına sahip olduğunu savunur. Bu tür bilgi varlıkları toplumların şunları yapmasını sağlar: (i) çeşitliliklerini ve kapasitelerini beslemek; (ii) bilgi paylaşımını teşvik etmek ve (iii) kalkınma için yeni fırsatlar yaratmak amacıyla bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlığını artırmak.

Bu açılış niteliğindeki blog yazısında, bilgi toplumlarının yukarıda sayılan özelliklerini dikkate alarak, belgesel mirasın COVID-19’a ilişkin karar alma hususunda üç spesifik alanda paha biçilmez bir bilgi varlığı sağladığını gösteren kanıtlar olduğunu öne sürüyorum: i) davranışları etkilemek; ii) ulusal ölçekte verilecek politik karşılıkları veya kurumsal girişimleri teşvik etmek ve iii) teknolojik yeniliklerden yararlanmak için bir fırsat sağlamak.

İlk olarak, davranışları etkilemek hususunda, belgesel miras, vatandaşlar, hafıza kurumları ve hükümetler arasında bilimsel, eğitici, estetik ve kültürel bilgi paylaşımının kaynağı olarak hareket etmektedir.

Bilgi paylaşımı, zaman ve mekânın farklı noktalarında meydana gelen benzer salgınlara karşı uygulanan hem olumsuz hem de olumlu eylemlerden ders çıkarılmasına yardımcı olur. 1920'ye kadar süren 1918 tarihli İspanyol Gribi adlı küresel salgın, bireylerin, toplulukların ve hükümetlerin salgının etkisiyle nasıl başa çıktıklarına dair bizlere fikir verir. Bu nedenle, COVID-19'a cevaben bilim insanları ve tarihçiler, küresel bir salgını durdurmada en etkili olacak yöntemin ipuçlarını bulmak için 1918 salgını üzerinde çalışmaktadırlar. Esasen, İngiltere Halk Sağlığı Kurumu, COVID-19’a ilişkin ilk acil durum planını hazırlamak için İspanyol Gribi salgınını incelemiştir. Buradan edinilen temel ders, hastalığın 1918 sonbaharındaki ikinci dalgasının, birincisinden çok daha ölümcül olduğudur. Hükümetler izolasyon önlemlerini gevşettikçe, bu türden bir bilgi paylaşımı, insanların davranış kalıplarını etkileyerek öğretici olabilir.

İkinci olarak, belgesel miras, bilgi saklama ve erişilebilirlik için ulusal ölçekteki politika yanıtlarına ve / veya kurumsal girişimlere rehberlik edecek bir deneysel bilgi varlığı sağlar. Toplumların, küresel bir salgını sistematik ve sürdürülebilir bir şekilde ele almak için çeşitliliklerini ve kapasitelerini nasıl besledikleri de bu türden bir belgesel mirasın bilgi içeriğine dâhil olabilir.  

Bu nedenle, bu tür geçmişe ait bilgilerle donatılmış bir şekilde,  COVID 19'a yanıt olarak:

  • Çin Ulusal Arşiv İdaresi (NAAC), arşiv bölümlerinin, diğer işlerinin yanı sıra,  küresel salgın krizini kapsamlı bir şekilde belgelemelerini ve hükümete ve sağlık bölümlerine tarihsel küresel salgın belgelerini sağlamalarını, arşiv bilgilerini internet ve sosyal medya aracılığıyla yayınlamalarını ve halka yönelik çevrimiçi sergiler ve arşiv hizmetleri düzenlemelerini gerektiren bir bildirim yayınladı.
  • Japonya'da Kamu Kayıtları ve Arşiv Yönetiminden sorumlu olan bakanlık, virüsle ilgili devlet kurumları tarafından oluşturulan tüm belgelerin saklanmasını ve Japonya Ulusal Arşivlerine aktarılmasını talep etti.
  • ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) Müzesi, halktan gelenler de dâhil olmak üzere korona virüsle ilgili eserleri düzenleyerek küresel salgını belgelemeye başladı.
  • İngiltere'nin Swansea Üniversitesi, yazılı hesaplar, video günlükler ve hatta sosyal medya gönderileri de dâhil olmak üzere, COVID-19 salgını sırasında günlük yaşamı, günlük kayıtları gibi belgelemek amacıyla bir kitle gözlem çalışması gerçekleştirdi.

Üçüncü olarak, COVID-19, belgesel mirası yeni bilgi biçimlerine dönüştürmek için teknolojik yeniliğin nasıl kullanılabileceği hakkında daha eleştirel düşünme fırsatları sunar. İlk adım, özellikle kütüphaneler, arşivler ve müzeler genelinde, bilginin daha etkili ve yaygın bir şekilde ve tekrar tekrar kullanımını mümkün kılan, tarihsel kayıtların daha fazla dijitalleştirilmesi olabilir. Bu, elektronik ağlarda dijitalleştirilmiş ve hâlihazırda dijital olan belgelere daha geniş çapta erişim sağlayacaktır. Bu, görüntüler, metinler ve sesler şeklinde ortak bir dijitalleştirilmiş içerik oluşturmanın yanı sıra, son kullanıcıların dijitalleştirilmiş koleksiyonlarına erişimlerini kolaylaştırmak için farklı sistemlerde müşterek çalışma protokollerinin uygulanmasını gerektirecektir.

Bu noktada, yapay zekâ, tarihsel belgelerin milyonlarca sayıdaki taranmış görüntüsünü, tarihi metinlerin makine tarafından okunabilir sürümlerine dönüştürmek amacıyla derin öğrenme yöntemlerini uygulamak da dâhil olmak üzere, kullanılabilir. Bu durum, kültürel ve dilbilimsel geçmişe sahip olan çeşitli belgelerin kamusal alanda kullanım imkânı bulmasını sağlayacaktır. Ayrıca yapay zekâ, tarihsel metinlerin, tarihsel bir dönem boyunca insan davranışlarının ve etkileşimlerinin kalıplarını meydana çıkarabilecek şekilde otomatik olarak analiz edilmesine yardımcı olabilir. İnsan zekâsı tarafından değerlendirilen ve insan deneyimi ile bağlamsallaştırılan bu türden bir otomatik yapay zekâ analizi, geçmişteki insan davranışlarını ve benzer küresel salgınlar etrafındaki etkileşimleri göz önünde bulundurarak COVID-19'u anlama ve ona karşılık verme konusunda yararlı bir araç olduğunu ispat edebilir.

Ancak teknolojik yenilik gelişmiş ülkelerde bir gerçeklik iken, metodolojik bilgi birikimi ve tecrübe kadar koruma ve saklamaya ilişkin altyapının da zengin ülkelerde Az Gelişmiş Ülkelere nazaran daha yoğun olması sebebiyle, Az Gelişmiş Ülkeler için bir vaat olarak kalmaktadır. Bu teknolojik eşitsizlik sorunu, UNESCO ve Afrika Bölgesel Dünya Belleği Komitesi (ARCMoW) tarafından Afrika hafıza kurumlarının COVID-19'a karşı oluşturdukları tepkileri değerlendirmek amacıyla düzenlenen sanal bir istişare toplantısında, yaklaşık 60 uzman tarafından ele alınmıştır.

Özetle, belgesel miras benzersiz bir bilgi varlığıdır. Belgesel mirasın yararlılık değeri, toplumların davranışsal, politik ve teknolojik düzeylerde COVID-19'a cevaben nasıl kararlar aldıkları hususunda giderek daha da belirgin hale gelmektedir.

Bu metin https://en.unesco.org/sites/default/files/blog_post_documentaryheritage_covid19.pdf bağlantısındaki metinden yararlanılarak Türkçeleştirilmiştir.