UNESCO Türkiye Millî Komisyonu
UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

Duyuru

22 MART 2021 DÜNYA SU GÜNÜ UNESCO TÜRKİYE MİLLÎ KOMİSYONU BASIN BİLDİRİSİ

18.3.2021

Suyun önemini vurgulayarak hatırlatmak, gün geçtikçe daha da güç hâle gelen “yeterli miktarda kullanılabilir suya erişim” sorununa dikkat çekmek, bu konudaki toplumsal duyarlılığı arttırmak amacıyla Birleşmiş Milletler 1992 yılında Rio de Janerio’da yapılan toplantısında her yılın 22 Mart gününün Dünya Su Günü olarak kutlanmasını kararlaştırmıştır.

Günümüzde 2 milyarı aşkın insan sağlıklı suya erişim sorunu yaşamaktadır. Bilim ve teknolojide kaydedilen baş döndürücü gelişmelere karşın, sorunun giderek büyümesi, buna ek olarak insan yaşamının güvencesi olan doğal sistemlerin de aynı sorunla karşı karşıya kalması, tatlısu kaynakları kıtlığının küresel ölçekte bir krize  evrilmekte olduğunun açık göstergesidir

UNESCO ve  Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında bulunan benzeri kuruluşlar, bu küresel krizle baş edebilme yollarına yönelik çeşitli düzeylerde eylem planları hazırlayarak hükümetlerin kullanımlarına sunmaktadır. Bu kapsamda tanımlanan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi arasında “herkes için temiz su ve sıhhi koşullar” başta gelmektedir. Doğrudan suyla ilgili bu hedefin 2030 yılına kadar gerçekleştirilebilmesi, öncelikle bu konudaki bireysel ve hükümetlerden aileye her düzeyde toplumsal farkındalığın ve bilincin arttırılarak daha da yaygınlaştırılmasına bağlıdır.

Nüfus artışı, suyun doğrudan kullanımı ile birlikte, bütün insanların ihtiyaç duyduğu başta gıda ve enerji olmak üzere suya dayalı ürünlere olan talepleri de arttırmaktadır. Bu taleplere ek olarak iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri, günlük yaşamda ani ve kısa süreli yağışların neden olduğu seller ve uzun süren kuraklıklarla daha çok hissedilir olmuştur. Bütün göstergeler, nüfus baskısı ve iklim değişikliklerinin su kaynakları üzerindeki etkilerinin hafife alınamayacak düzeye geldiğinin, daha da geç kalınmadan eyleme geçilmesinin zorunluluğuna işaret etmektedir.

Son 30-40 yılda “suyun önemi” konusunda bireysel ve toplumsal farkındalık ve duyarlılık oluşturma çabaları yadsınamayacak olumlu sonuçlar vermiştir. Bununla birlikte, “suyun önemi” konusundaki farkındalığın, su kaynakları ile ilgili sorunların çözümü açısından yeterli olmadığı; günümüzde gelinen noktada, su kaynakları ile ilgili 2030 hedeflerinin “toplumsal yarar-bireysel ihtiyaç-çevresel ihtiyaç” arasında bir denge kurulmadan gerçekleştirilebilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmıştır.  Bu bağlamda, “suyun önemi”ne koşut olarak “suyun değeri” konusundaki anlayış ve algının dikkate alınması gereği ortaya çıkmıştır. Suyun “değeri”nin farklı düzeylerde ve farklı kişilerce farklı anlamlara gelmesi bu dengenin kurulamamasının temel nedenlerinden biri olarak görülmektedir.   Suyun “değeri”, “ederi” olarak kabul edilemez. Yaşamsal öneme sahip bu varlığın değeri, günlük temel ihtiyaçlar, insan sağlığı, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapı ile doğal çevre arasındaki karmaşık ilişkileri içermesi dolayısıyla, felsefi kavram olmaktan daha çok su kaynaklarının korunmasına temel oluşturması sağlanmalıdır. Bu bütünleşik dengenin dikkate alınmaması, beraberinde bu “sonlu ve ikame edilmesi mümkün olmayan” varlığın yitirilmesi tehlikesini getirecektir.

Suyun önemini kavramış, bunu dile getiren “her birey ve her yetkili” “suyun değeri”nin kendisi, temsil ettiği topluluk veya kurum için ne anlama geldiğini paylaşmalı, “toplumsal yarar-bireysel ihtiyaç-çevresel ihtiyaç” dengesinin kurulmasına katkıda bulunmalıdır. 

Suyumuzu korumak için bireyden en yüksek yönetsel iradeye kadar her düzeyde suyla ilgili verilecek her türlü kararda bu denge dikkate alınmak zorundadır.

Suyumuz tehdit altında,  herkesin yapacağı bir şey mutlaka var…